top of page

Aşı olmalı mıyım olmamalı mıyım?

Bu yazımı güncel bir konumuz olan aşı olmalı mıyız olmamalı mıyız ikilemine ayırmak istedim.


Dikkat bu bir aşı olma ya da olmama teşviği değildir.


Başlamadan önce önyargılı okuyucularım için kesinlikle aşı karşıtı biri olmadığımı açıkça belirtmem gerekir. Karşıt olmak bir yana devlet güvencesi altındaki her aşıyı hep tam zamanında, hem kemdim olurum hem de aile bireylerimin olmasını sağlarım.


Bu yazımda aşı ile ilgili - özellikle - hiçbir komplo teorisine değinmeyeceğim.


Sadece bu global olayın çıkışından, olayın aşılanma noktasında, halka yansıması nasıl tezahür ediyor ve aşı olup olmama noktasında nelere dikkat ederek karar vermeliyiz’i kendi tarzımda - özellikle de - sosyolojik, toplumsal ve felsefik açılardan sesli düşüneceğim.


Önsezilerimin burnuna gelen pis kokuları size de biraz koklatacağım. Klinik süreçlere hakim olan okuyucular kusura bakmasınlar, bu bilgilerin konuyu ele alış biçimim ile hiçbir bağlantısı olmayacaktır.


Haydi o zaman aşınızı olduysanız başlayalım. Bakın ileride değineceğim size şöyle deseydim ne düşünürdünüz? Aşı olmayan bu yazıyı okuyamaz. … Neyse oralara geleceğiz.


Kuşkucu bir birey olarak, her zaman toplumların, siyasi otorite tarafından özellikle bireysel olarak teşvik edildikleri durumlarda geçmiş tecrübeleri inceleyerek bir örüntüler silsilesi yakalamaya çalışırım. Ancak bunu yaparken Sherlock Holmes efendi hazretlerimizin de bize önerdiği gibi gerçek olan veri ile kanaatim seviyesinde kalmış bir hissiyatı yada düşünceyi aynı potada eriterek indükleyici tümevarım yeteneklerimi kirli sularla karıştırmamaya özen gösteririm.


Şimdi biraz arkanıza yaslanın ve geçmişe gidelim. Hayır be çocukluğunuza değil banane sizin çocukluk travmalarınızdan. Covid’in başına gidelim. Başından beri medya, şirketler vs yoluyla bu olayın yani Covid’in başlangıcından bu yana nasıl bir yol izlediğine, biraz daha büyük resme odaklanarak adım-adım bakalım.


1-) Bu virüs tam anlamıyla çıkış zamanı itibariyle bir bilinmezlik üzerine kurulmuştu hatırlarsanız. Çin’de mi çıktı, Bill amca laboratuarda mı üretti, bir gece çiplenecek miydik ? 5G ile interneti her yere taşıyabilecek miydik? Yarasa çorbası mıydı işkembe çorbası mı? Gibi sorularla tam bir bilinmezlik etiketi ile doğdu ya da doğuruldu.


O zaman şöyle diyorum 1- BİLİNMEZLİK LİK LİK LİK bu cepte. Bunu not alın sorcam.


2-) Bilinmezliğin ardından uzun bir süre - hala da devam etmekte olan sürekliliği olan bir korku hali ve endişe ile beslendik. Korkumuzun odağı neydi peki? Ölüm sayıları. Neden ilk defa medya ve siyasi otoriteler bize gün gün vaka ve ölüm sayılarını ve bu ikisi arasındaki korelasyonu rapor etti.


En ufak bilgiyi bizden gizlemeye çalışan otorite (dünyanın her ülkesinde) insanlara gün gün detaylı ve spesifik rakamlarla verileri şeffaf şekilde iletti.


Bu verilerle biz ne yaptık peki?


Sadece korktuk. Çevremizde gördüğümüz duyduğumuz kötü haberlerle de korkumuzu kendimiz de besledik.


O zaman 2 - KORKUUU


Korktuk endişe ettik, daha çok endişe ettik, eve kapandık - ki benim hayatımda başıma gelen en güzel şeylerden biri bu oldu, ev konforunda para kazanmak - neyse eve kapananların çoğu depresyon ve stres ile baş edemedi ve ŞUNU SORMAYA BAŞLADI : YOK MU BUNUN ÇÖZÜMÜ A DOSTLAR.


-Bu noktada çok önemli olduğunu düşündüğüm bir noktaya değineceğim :


Özellikle ilk defa karşılaştığım bir durum gözlemledim - ki bu karşılaştığım şeye özellikle dikkat ettim ve bu konuda hep tetikte oldum - İlk defa siyasi otoriteden ve medyadan bağımsız olarak daha Covid’in en başlarından beri özel şirketler hep şu cümleyi kullandı resmi duyurularında :


AŞI ÇIKANA KADAR EVDEN ÇALIŞACAĞIZ, Bireylerin fiziksel, ruhsal sağlığı ve konforu söz konusudur sahte tiyatrosunu es geçersek, şirketler çok önceden aşı teşviği yapacaklarını açıkça beyan ettiler. Şimdilerde bazı şirketler bunu bir iç kural haline getirmeye çalışıyor ki bunun neden aşırı etik olmayan bir mobbing taktiği olduğuna sonra değineceğim.


Yani özetle aşı bulunana kadar bizleri paradan bile çok önemseyen kapitalist düzen bizim konforumuzu ve sağlığımızı düşünerek …. Ay pardon bu benim ütopyamdaydı karıştırdım. Ne diyordum AŞI BULUNANA KADAR evet bu tabiri açıkça kullandılar şirketler, hatta tekrar haline getirdiler. Aşı aşı aşı.


Bilinmezlik ile gelen korkunun boyutu öyle büyüktü ki bu korkuyu yaşadığımız dönem boyunca tekrarla gelen aşı aşı aşı aşı teşviği bu korkudan bir an önce kendisini azad etmek isteyenlerde bir topluluk ve sosyal bilinç oluşturdu.


Gelelim günümüze, aşılar piyasada ama nasıl? Olmaması gereken şekillerde. Birazdan teknik meselelere değineceğiz biraz daha toplum mühendisliğinde yüzmeye devam edelim.


Aşılar bir şekilde önümüze geldi. Bu belirsizlik üzerine gelen korkudan kurtulmaya çalışırken, kendini sosyal bilinci yüksek ve topluma katkı sağlayacağını düşünen bir görev insanı olarak görenler veya basitçe ölümden korktuğu için aşıyı tek kurtuluş olarak görenler koşa koşa aşıyı olduuuuuuuu.







Buraya kadar anlattıklarımız hep gerçekleşmiş olan seri olaylardı , daha henüz bir çıkarım, önerme ve ya tez sunmadık ortaya.


Şimdi Covid olayının gelişim aşamaları bakımından adım adım incelediğimizde, internette araştırma yaparken Buket Çakır hanımefendinin (kendisini tanımıyorum) BELİRSİZLİK ve KORKUNUN YENİ DÜZENİN OLUŞMASINA KATKISI adlı makalesindeki şu paragraf dikkatimi çekti, değiştirmeden naklediyorum sizlere :


“Tarihin hemen her döneminde düzen oluşturulmadan önce belirsizlik ve kargaşa durumu ve beraberinde toplumda yükselen korku görülmüştü. Bilinemez olan kimi zaman insan-doğa uyumunu engelleyici felaketler, kimi zaman ise insan-insan uyumunu engelleyici ilişkilerden kaynaklanmıştı. Doğanın ve insanın denetim altına alınamaması belirsizlik durumu; belirsiz olan, tehlike ve risk ortamı; tehlike ve risk ise; korku yaratmıştı. Korku, toplumsal yasaklama olan tabuyu ortaya çıkarmış, olası felaketler, toplum tarafından tabunun çiğnenmesi olarak yorumlanmıştı. Bireysel olarak tabuyu çiğneyen ise, ya öldürülmüş ya da toplum dışına atılmasından duyduğu büyük korkudan dolayı kendiliğinden ölmüştü. Bilinemez olandan ya da içinde bulunulan tehlikeli durumdan selamete erişmeyi sağladığına inanılan kâhinler, büyücüler ve sihirbazlar gibi statüler ortaya çıkmıştı. İnançlar bir yandan da belirsizlik karşısında tahammül artırıcı işlev görmüştü. Korku yaratan belirsizlik ve kargaşa ortamlarının yeni düzen oluşumunda ya da eski düzenin sürdürülmesinde önemli katkısı bulunmaktadır. Belirsizlik (müphemiyet); açık ve görünürde olmayan, anlaşılmayan, başka bir şeyle karıştırılabilme olasılığı olan, sınırlandırılmamış, kararlaştırılmamış, belirsiz olma durumunu tanımlamaktadır. “


Şimdi, bu şu örüntü silsilesinin (yani yeni düzen oluşurken ki toplumsal ve sosyal tepkilerin sırası ve oluşumu) Covid olayı gelişim adımları ve aşı ikilemin oluşumunu ile örtüştüğü rahatlıkla söyleyebiliriz,


1-) Belirsizlikti

2-) Bu belirsizliği takiben şiddeti arttırılan bir korku ile karşı karşıya kaldık (medya)

3-) korkuya paralel olarak alternatif çözüm sunulana kadar, çeşitli yollarla bir teşvik mobbingi gördük. Mobbing diyorum çünkü teşviğin ötesinde zorunlu olmadığımız halde çözüme kendimizi bırakmamız için aşırı noktalarda teşvik edildik.

4-) alternatif çözüm sunuldu, Birazdan çözüm olmadığına ya da geçici/resmi olmayan bir çözüm olduğuna değineceğiz. Ve bu teşvik edilen ve kendine sorumluluk yükleyen bireyler toplum refahı ve kendi öz çıkarları için bu çözüme koşarak gitti.



Ben bu adımların ve bu sürecin tamamımının bir rastlantı olmadığını ve BELİRSİZLİK ve KORKUNUN YENİ DÜZENİN OLUŞMASINA KATKISI adlı makaleyi de referans alarak bu adımların, ortaçağdan bu yana otorite tarafından kullanılan düzen değiştirme ve yeni düzen oluşturma aşamalarında kullanılan adımlarla birebir örtüştüğünü söylüyorum.


Hatta norm yaratma ve norma uymayanları toplumdan dışlama ve karalama seviyesine gelmiş (ki bu son adım oluyor) bir aşı ikilemi ile karşı karşıyayız.


Covid aşısına itibar etmeyenleri toplum aşı karşıtı ilan etmiş durumda halbuki bunların çoğu aşı karşıtı olmayan ve birazdan da değineceğim sebeplerden dolayı haklı olarak aşı olmayı, Covid’e yakalanmaktan daha riskli gördüğü için bunu reddeden bir güruh.


Aşı olmamayı seçenler için aşı karşıtıdır demek sadece bir sahte norm yaratmak ve norma uymayanı taraf ve hatta düşman olarak görüp lekelemekten ileri gidemez bu noktada.


Şimdi gelelim halkımızın ve diğer ülke halklarının korku ile beslenmiş olmaktan gelmeleri sebebi ile görmezden geldiği teknik meselelere.


Bakın sevgili dostlarım bu bilgiler çok açıktır ve isteyen istediği zaman bu bilgilere ve belgelere ulaşabilir. Zaten daha en başta hiçbir komplo teorisini bu işe katmayacağımı söylemiştim aynen öyle yapmaya devam edeceğim. Şimdi aşı hakkında bildiğimiz gerçek verilere bakalım


1-) Aşının ruhsatı YOK. Bir daha söylüyorum. AŞI HENÜZ RUHSATSIZ.


2-) aşılar faz 3 aşamasında ve yan etkilerinin gözlemlendiği, piyasaya sürülüp ruhsat alınmadan önce deneme ve test aşamasının devam ettiği bir aşamada.


3-) Diğer tüm aşıların aksine Covid aşıları devlet güvencesi altında değil, (en azından henüz) devlet ve üretici firma açıkça bu aşıyı olurken sizin kendi iradeniz ile gönüllü denek olacağınıza dair belgeyi siz aşı olmadan size imzalatıyor. Çoğu insan imza attığını bile bilmiyor henüz.


Sağlık Bakanlığına devlet güvencesi altına olan ve olmayan aşıları sorabilirsiniz.


Şimdi bu teknik gerçekleri de söyledikten sonra size şu can alıcı soruyu soruyorum :


Büyük harflerle soruyorum


NEDEN “AŞI OLMAK ZORUNLUDUR” VEYA “AŞI OLMAMAK YASAKTIR” YERİNE


"X MEKANA AŞI OLMAYAN GİREMEZ" , "X ŞİRKETİNDE AŞI OLMAYAN ÇALIŞAMAZ"


KURALI KOYULUYOR.


NEDEN, KENDİ İRADENİZ İLE İMZA KARŞILIĞI OLDUĞUNUZ YAN ETKİSİ BELLİ OLMAYAN DENEK OLARAK KULLANILACAĞINIZ RUHSATSIZ BİR AŞI İÇİN İBRAZ ETTİĞİNİZ VE İMZALADIĞINIZ BİR BELGE VARKEN, İŞ YERLERİ AŞI ZORUNLUĞU GETİRECEĞİZ DİYOR ?





Başta söylemiştim işte bu bir mobbingdir hatta aşırı etik olmayan insan haklarına tamamen aykırı bir uygulamadır.


Özel bir şirket tabii ki sizi çeşitli gerekçelerle işten çıkartabilir ancak devlet güvencesinde olmayan ruhsatı çıkmamış yan etkileri hala belirsiz olan ruhsatsız bir aşıyı imza karşılığı olmanız için sizin nasıl tehdit edebilir? Bu skandal bir uygulama biçimidir.


Şahsın iradesine seçimine bırakılmış bir durumu işyerleri işten atma tehditi ile nasıl zorla diretebilir ?


İşte benim esas bu Covid olayında burnuma pis kokuların gelmesinin ve önsezilerimin midesinin bulanmasına sebep olan kısım tam da bu nokta.


  • Öyle bir hastalık düşünün ki, hükümetler medya yolu ile size anlık rapor sunarak ölüm sayılarını versin,


  • Öyle bir hastalık düşünün ki devletler ve üretici firmalar aşı olduğu için insanın başına gelebilecek herhangi bir olumsuz durumdan hiçbir şekilde sorumluluk kabul etmesin ve imza alsın.


  • Devlet güvencesi olmadığı ve ruhsatsız olduğu halde devlet çeşitli yollarla sizi aşı olmaya teşvik etsin.


  • Şirketler hiç bir hakları olmadığı halde iradenize tehdit yolu ile tesir ederek sizi ruhsatsız bir aşıya zorlasın.


Bunlar sizce normal süreçler mi yoksa başı ve sonu olan bir toplum mühendisliği projesi gibi mi?


Söz verdiğim gibi hiçbir komplo teorisi ortaya sunmadım.

Bu süreçlerin sonunda otoritenin neyi amaçladığını hiç sorgulamadım çünkü teori ortaya koymadan bunu yapamayız ki bu yazının odağı bu değil.


Sadece, sizlere sosyolojik açıdan süregelen bazı örüntülerin Covid sürecinde de açıkça kullanıldığını göstermeye ve aşının klinik anlamda henüz hazır olmadığını ve ruhsatsız olduğunu ve göze batıra batıra ve sorumluluk yükleye yükleye bu aşıyı, sistematik olarak teşvik ve tehdit yolu ile olmaya zorlandığımızın farkındalığını yaratmak istedim.


Ve sadece sorular sordum… Hiçbir çıkarımda bulunmuyorum, hiçbir tümevarımda bulunmuyorum, sadece gözlemlediğimi ve önsezi yolu ile durumun tamamını büyük resimde nasıl algıladığımı anlatmaya çalıştım.


BU YAZI AŞI OLMAYA VEYA OLMAMAYA BİR TEŞVİK DEĞİLDİR ÇÜNKÜ İRADENİZ KAYITSIZ ŞARTSIZ SİZİNDİR. Aşı olan da olmayan da bu yazıyı okuyabilir ;)


Peki aşı olanları ve olmayanları şimdi ne bekliyor ?

Bu yapılanların nihai amacı nedir ?

Büyük bir değişim eşliğinde miyiz ?

Devletler ve aşı üreticileri bizden bir şey mi saklıyor?


Ben nereden bileyim müneccim miyim ? Ben sadece soru sorarım, zaten cevabını bilseydim soru sormazdım.


Sevgi ve Kuşku ile kalınız sevgili okuyucular


Saygılar

Alper






198 views0 comments

Recent Posts

See All
bottom of page